Renault, otomotiv alanında her zaman yeniliklerin öncüsü olmuş bir marka. Bu özelliğini sürdürmeye kararlı olan marka aynı zaman da çevreye duyarlı politikasıyla da dikkat çekiyor. Fransız üreticinin çevre politikasının anlatıldığı lansmanda bir çok konuya yer verildi. Ancak ben en çok ilgimi çeken ve otomotivde bir devrim olarak niteleyebileceğim tamamen elektrik Scenic modelini tanıtmak istiyorum. Girişte yazdığım markanın yeniliklere öncülük etmesi tanımlaması bu anlamda elektrikle çalışan Scenic ZEV H2 modelinde vücut bulmuş.
HEDEF 0 EMİSYON
Başkan Carlos Ghosn, 2007 yılı sonunda, Renault – Nissan İttifak’ının « sıfır emisyon »’u kendisine hedef olarak belirlediğini ilan etti. Bu hedef, her şeyden önce, elektrik dağıtım şebekesini geliştiren şirket olan Project Better Place’in ortaklığı sayesinde, 2011’den itibaren İsrail ve Danimarka’da elektrikli araçların kitlesel olarak piyasaya sürülmesine dayanıyor. Kısa süre içinde bu ülkeleri başkaları da izleyebilecek. Renault ve Nissan, daha uzun dönemli bir perspektifte, yakıt pilli elektrikli araçların geliştirilmesi üzerinde çalışıyorlar. Lansmanda, Renault, atık olarak sadece su buharı çıkaran Scenic ZEV H2 prototipini sundu ve ben de bu otomobili kullanma fırsatı buldum. Bu otomobilin bende yarattığı ilk izlenim bir UFO’ya rastlamak gibi oldu. Hiç ses çıkarmadan ilerleyen otomobil, siz de bu dünyaya ait değilmiş hissi uyandırıyor.
PLATFORM TANIDIK
Grand Scenic platformu üzerine kurulu olan Scenic ZEV H2, Renault ve Nissan ittifakı çerçevesinde birlikte geliştirilmiş. Nissan, yakıt pilini, yüksek basınçlı hidrojen deposunu ve lityum-iyon aküsünü sağlamış. Renault mühendisleri, Grand Scenic’in mimarisini hazırlayarak altyapısı içine bu farklı unsurları alabilmesini sağlamış. Zemin değiştirilmiş ve bütün araç 60 mm yükseltilmiş. Sonuçta, aracın başlangıçtaki kabin rahatlığı (5 yetişkin koltuğu), tümüyle korunmuş. Bu model, bu tür yakıt pilli prototiplerde bir ilk oluşturuyor. Renault’un mühendislik departmanı, aynı zamanda, Renault ile Nissan’ın elektrik ve elektronik sistemlerini de entegre etmiş. Yakıt pili sistemi, bu haliyle, Nissan tarafından geliştirilmiş olan nispeten bağımsız bir elektronik sistemine sahip. Bu elektronik sistemi, kumanda tablosu, ABS/ESP, klima veya hava yastıkları gibi aracın bir takım organ veya ekipmanları ile iletişim kurabiliyor. Bütün bu özellikler, başlangıçtaki performanslarını koruyorlar. Elektrik motoruyla çalışan Scenic ZEV H2, insanların elektrikli bir araçta hissedebileceği bütün sürüş duygularını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Tek fark, araçta bir yakıt pilinin bulunması. Scenic ZEV H2, prototip olmasına rağmen, performans bakımından olsun, konfor bakımından olsun günlük hayatta mükemmel bir şekilde kullanılabilecek « gerçek » bir otomobile çok benziyor. Üstelik, atık olarak çıkardığı sadece su buharı…
KENDİ KENDİNİ ŞARJ EDEBİLİYOR
Scenic ZEV H2, testler dahil 15 ayda tasarlanmış. Ayrıntılı etütler tamamlandıktan sonra, ilk aracın montaj çalışması Fransa’da 2007 yazında başlamış. 2007 yılı sonunda, ilk araç hareket etmiş. Proje, bütün hassas ayarları yapıldıktan sonra 2008 Nisan ayı sonunda tamamlanmış. Çekirdek ve tek bir elektrondan oluşan hidrojen, en basit ve en hafif element olarak dikkat çekiyor. Örneğin, havayla karşılaştırırsak, havadan on dört kez daha hafif. -259,14°’de donar, +252,87°’de kaynar. Yakıt pilinde, hidrojen ile oksijen, elektrolit olan polimer bir zarın iki yanından birbirlerine yaklaştırılırlar. Birleşerek su meydana getirilir, bir yandan da elektrik enerjisi ve ısı üretirler. Scenic ZEV H2’nin tek « atığı » da işte bu sudur. Aracın elektrik motorunu da işte bu elektrik enerjisi besliyor. Dolayısıyla, yakıt pilli araç, elektriği kendi içinde üreten elektrikli bir araçtan başka bir şey değil. Sadece, muhakkak dışarıdan elektrik kaynağına ihtiyaç duymuyor.
TAMAMEN SESSİZ
Scenic, özellikle güç melezlemesi sayesinde, beş ana modda çalışabiliyor. Elektrik motorunu sadece akü doğrudan doğruya besliyor. Aracın hareket etmesi sırasında, park ederken veya şehir içi trafikte bu şekilde ilerliyor. Çabuk hızlanmalarda olan da bu; akü, pilin gücünü tamamlayıcı nitelikte büyük bir güç verme yeteneğine sahip. Elektrik motorunu sadece pil besliyor. Genel olarak, araç sabit bir hızda, örneğin otoyolda gittiği zaman, elektrik motoru tarafından kullanılmayan enerji, güç aküsüne gönderiliyor. Elektrik motoru, pil ve akü tarafından ikili olarak besleniyor. Duruş halinde, araç çalışırken, pilin ürettiği elektrik, akünün doldurulmasında kullanılıyor.
Son olarak, hız azaltma aşamasında, elektrik motoru, güç aküsünü besliyor ve bu şekilde jeneratöre dönüşüyor. Bu doldurma, pil tarafından da yapılabiliyor. Otomobilin kullanımı gayet rahat ve petrolle çalışan modellerden tek farkı çok sessiz olması. Bu sessizlik yayalar ve hayvanlar için tehlike oluşturduğundan Renault mühendisleri otomobilin dışından duyulacak bir ses için çalışıyor. Bence bu otomobil, otomotiv endüstrisi için bir devrim anlamı taşıyor ve geleceğin bir öngörüsü olarak karşımıza çıkıyor. Umarım spor otomobilleri kaybetmeyiz…
