Bizi takip edin

Hi, what are you looking for?

NOSTALJİK TEST

2009 Audi TT RS Test Sürüşü – Köln

Audi TT RS lansmanı ile ilgili teklif geldiğinde hemen balıklama atladım. İlk kez Cenevre Otomobil Fuarı’nda gördüğüm otomobilin performansını ve sürüş tepkilerini oldukça merak ediyordum. Almanya/Köln’de başlayacak olan sürüş aktivitesinin Belçika’da ünlü Zolder Pisti’nde devam edecek olması heyecanımı arttırmıştı. 340 HP güç, dört tekerlekten çekiş ve Zolder Pisti… Bir otomobil meraklısı daha ne isteyebilir ki?

SADECE MANUEL ŞANZIMAN VAR

Köln’e uçuşumuz sırasında otomobille ilgili bilgileri almaya başlamıştık. İlk olarak çok sevdiğim DSG şanzımanın bu otomobilde kullanılmayacak olması beni üzdü. Tamam manuel şanzıman da çok zevkli ama DSG yer aldığı otomobil VW Caddy bile olsa sürücüsüne yarış otomobili keyfi yaşatıyor. Neyse biz tekrar TT RS’e dönelim. Otomobilin kağıt üstündeki verileri çok heyecan verici. Bakalım sürüş hissi de aynı derecede etkileyici mi?

GÖVDE BÜYÜK ÖLÇÜDE ALÜMİNYUM

Lansmanda hem coupe hem de roadster versiyonları yer alıyordu. Test sürüşünde bana eşlik eden Burcu Çetinkaya ile birlikte daha çok hoşumuza giden coupe versiyonu seçtik. Tasarım açısından doğal olarak standart versiyondan daha sportif bir TT ile karşı karşıyayız. Audi’nin 1990’ların başlarında ilk A8 serisi için geliştirdiği, çığır açan alüminyum teknolojisi olan ASF alüminyum ve çeliği birleştiriyor. TT RS’te alüminyum, gövde ağırlığının yüzde 69’unu oluşturuyor. Tamamen galvanize çelik bileşenler zemin panelinin arka bölümüne yerleştirilmiş. Kapılar ve bagaj bölümü kapağı da çelikten yapılmış. Centilmen biri olarak öncelikle Burcu’nun direksiyona geçmesine izin verdim. Sağ koltuğa oturduğumda iç mekanda ilk dikkatimi çeken spor tip koltuklar oldu. Bu koltukların tasarımı ve alçak sürüş konumu yarış otomobili hissi yaşatıyor. Bunun dışında iç mekanda alışılmış Audi kalitesi hissediliyor. Sürücüye dönük tasarlanmış kokpitte büyük bilgi ekranı dikkat çekiyor. Burcu otomobili çalıştırıyor ve hareket ediyoruz. İlk izlenimim motor sesinin kulağa çok hoş geldiği. Sürücü orta konsol üzerindeki “spor” düğmesine bastığı zaman, sol egzoz borusuna takılmış bir kanatçık hem egzoz sesinin daha yoğun duyulmasını hem de motor tepkisinin daha direkt olmasını sağlıyor. Sağ koltukta giderken hızı fazla hissetmiyorsunuz. Burcu bir ara 250 km/s’ye kadar çıktığını söylediğinde ben en fazla 200 km/s ile gittiğimizi düşünüyordum.

340 BEYGİR GÜCÜNDE

Otoban bitiminde virajlı yollar başladığında şansıma kullanma sırası bana geldi. Direksiyona geçtiğimde otomobilin sürüş pozisonunun çok başarılı olduğunu gördüm. Evet birinci viteste gaza basıyorum ve TT RS büyük bir kükremeyle ileri atılıyor. Hızlanma gerçekten çok başarılı. İnsan kendi kullanıyorken hızlanma hissini çok daha şiddetli hissediyor. TFSI motor,  2480 cc hacmiyle 340 HP güç üretiyor ki bu da litre başına 137,1 HP güç çıkışı anlamına geliyor. Sadece 1450 kg ağırlığa sahip Coupe, beygir gücü başına 4,3 kilogramlık güç/ağırlık oranı sergiliyor. 450 Nm tork 1600 d/d’den itibaren elde edilmeye başlanıyor. TT RS Coupe, 0’dan 100 km/s hıza 4,6 saniyede çıkarken, Roadster de bu hızlanmayı 4,7 saniyede tamamlıyor. Her iki versiyon için de resmi maksimum hız, sınırlandırılmış 250 km/s’lik iken, arzu edilmesi halinde 280 km/s’e çıkarılabiliyor. Bizim kullandığımız versiyon 280 km/s hıza çıkabilen versiyondu. Hız sınırının olmadığı Almanya otobanlarında 281 km/s hıza kadar ulaştım ki bence daha da yükseğe çıkma ihtimali de vardı. Zaten sonra konuştuğumuz Audi mühendisleri sınırlama olmasa otomobilin 295 km/s’ye kadar ulaşabildiğini söylediler. O kadar yüksek hızlarda bile stabilite ve durma yeteneği üst seviyede. Ayrıca hızı da hissetmiyorsunuz. Farkında olmadan 220 km/s’ye kadar ulaştığım çok oldu.

ZOLDER PİSTİ’NDE KULLANDIK

Uzun bir otoban yolculuğunun ardından Belçika’nın ünlü F1 Pisti Zolder’e ulaşıyoruz. Audi yetkilileri hem güvenlik hem de sürücülerin yarış hissini yaşamaları için pistteki turlarda bize kask taktırıyorlar. Zolder’e gelene kadar kullandığımız otomobillerde ESP sistemini tamamen devreden çıkarabiliyorduk. Ancak güvenlik gereği pistte kullandığımız otomobillerde ESP sistemi sınırlı olarak devreden çıkarılabiliyordu. O yüzden kaydırmaya çalışmaktan çok temiz pist çizgisiyle otomobili kullanmaya çalıştım. TT RS’i pistte kullanmak tabiki zevkli ancak ben virajlı dağ yollarını tercih ederim. Çünkü otomobilin karekteri dar ve seri virajlı yollara daha çok uyuyor. Hızlı ve geniş F1 pistinde otomobilin yeteneklerinin çok da farkına varamıyorsunuz. Yine de pistteki organizasyonun çok başarılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 

SPORTİF DONANIM DİKKAT ÇEKİYOR

TT RS Coupe ve Roadster’ın standart donanımları arasında deri ve Alcantara yüzeyli ısıtmalı spor koltuklar, mat alüminyum dekor unsurları, altı düz-çok fonksiyonlu deri direksiyon, takviye basınç göstergesi, yağ ısı derecesi sayacı, tur zamanlayıcısı, otomatik klima, concert ses/müzik sistemi ve LED gündüz farlı xenon plus farlar yer alıyor. Roadster’de ayrıca otomatik tavan ile elektrikli rüzgâr deflektörü de bulunuyor.

Yorum yazın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

NOSTALJİK TEST

2012 yılında İtalya'da Misano Pisti'nde Audi'nin süper otomobili R8'in Plus versiyonunu kullanmıştım.

NOSTALJİK TEST

2010 yılının haziran ayında makyajlı Mazda6 modelini kullanmak için Barselona'ya gitmiştim. Mazda'nın orta sınıftaki modeli hakkındaki görüşlerimi merak ediyorsanız bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

NOSTALJİK TEST

2008 yılında yeni çıkan Mitsubishi Lancer EVO X’u İspanya-Granada’da test etme fırsatı bulmuşum. Bakalım efsane ralli otomobilinin son yol versiyonu ile ilgili neler dikkatimi...

NOSTALJİK TEST

2008 yılında Renault’un çevre ile ilgili projelerinin tanıtımı için Paris’e gitmiştik. Bütün tanıtım sırasında benim en çok dikkatimi çeken devrim niteliği taşıyan tamamen elektrikle...

Copyright © 2020